MEHMET AÇAR- HT GAZETE/KÜLTÜR SANAT
Geçen cuma gösterime giren “Şimdiki Zaman”, Belmin Söylemez‘in ilk uzun metrajlı filmi. Söylemez, 1999 tarihli “Uyku Hali”nden bu yana ilgiyle takip ettiğim bir kısa film yönetmeni. Senaryoyu birlikte yazdığı Haşmet Topaloğlu da deneyimli bir televizyoncu ve belgeselci.
“Şimdiki Zaman”, sinemamızda pek görmediğimiz tarzda bir film. Ana karakterin kendi içinde keskin çatışmaları olsa da öyküde inişler çıkışlar yok. “İki arada bir derede” kalmanın, bir bekleme halinin filmi. Mina (Sanem Öge), ABD’ye gitmek ve şansını orada denemek isteyen işsiz bir genç kadın. Yakında yıkılacak bir apartmanda yaşıyor. Bir kafede fal bakmaya başlıyor. Kendisini işe alacak Fazilet’e (Şenay Aydın) bu işi daha önce amatör olarak yaptığını söylese de inanmak kolay değil. Kaldı ki, baktığı fallarda aslında hep kendi durumunu anlatıyor. Aşk dahil her konuda ikilemlerden, belirsizliklerden ve kararsızlıklardan söz ediyor. Hepsi de kadın olan müşterileri, anlattıklarını canı gönülden dinliyor ve o cümlelerde kendi dertlerini, acılarını buluyorlar. Hatta Mina, falcı olarak o kadar tutuluyor ki özel müşterileri oluyor; davetlere çağrılıyor. Aslında komediye de uygun bir öykü. Ama Belmin Söylemez, filmi bir Woody Allen komedisine dönüştürmüyor.
“Şimdiki Zaman”, Mina’nın kırıklıklarını yansıtan hüzünlü bir film. “Peki bu kırıklıklar ne?” derseniz, bunlar da biraz seyirciye bırakılıyor. Film zaten adı üzerinde “şimdiki zaman”a yoğunlaşıyor. Mina’nın geçmişiyle ilgili çok az ipucu var. Ortalara doğru, başından bir evlilik geçtiğini, ailesiyle arasının bozuk olduğunu anlıyoruz. Fal kafeyi işleten Tayfun’a (Ozan Bilen) ilgi duyduğu ortada ama arzusu hep aynı: ABD’ye gitmek… Yani, sorunlarından kaçmak…
Yerli ve yabancı birçok festivalde gösterilen, ödüller kazanan “Şimdiki Zaman”ın bence iki temel sorunu var. Birincisi, uzunluğu ve kendi kendini tekrar eden yanları. İkincisi ise, Sanem Öge’nin çok iyi oynadığı Mina karakterinin karşısına ikinci bir güçlü karakter çıkaramaması… Bu da filmi dramatik çatışmalar açısından yoksullaştırıyor. Öte yandan, Söylemez ve Topaloğlu’nun bunu kasten istedikleri de söylenebilir. Hayallerini henüz gerçekleştiremeyen, hayata kök salamayan, istemediği işlerde çalışan genç kuşağın geçiş dönemindeki (belki de hiç geçmeyecek) ruh halini göstermek istiyorlar. Bir çeşit “duygu hallerinin belgeseli” olmaya sıvanan sakin, ağır bir film bu… Bence hedefine de ulaşıyor. Belki tam bir başarı değil ama ilgiye değer, farklı bir yerli film seyretmek isteyenlere gönül rahatlığıyla önerebilirim. Yıl sonundaki en iyi yerli filmler değerlendirmesinde çoğu kişinin aklına geleceğine de eminim…
‘Şimdiki zaman’da beklerken
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder